‘İsrail gazeteci grubunu kasten hedef aldı’
İsrail-Hamas çatışmasının başladığı 7 Ekim’den bu yana görev başında hayatını kaybeden gazetecilerin sayısı 20’yi aşarken, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün son raporu, dikkatini İsrail saldırısına çevirdi. 13 Ekim’de bir grup gazeteci vuruldu.
İsrail ile Hizbullah arasında çatışmaların yaşandığı İsrail-Lübnan sınırının Lübnan tarafında, üzerinde “Basın” yazan yeleklerle çekim yapan yedi kişilik gruba İsrail tarafından 37 saniye arayla iki bomba atıldı. medya mensubu olduklarını belirtti. Olayda Reuters kameramanı Issam Abdallah öldürüldü, biri ağır olmak üzere altı gazeteci de yaralandı. .
RSF’nin olay yerinde çekilen canlı görüntülerin incelenmesi, görgü tanıklarının ifadeleri ve balistik uzmanlarının analizlerine dayanan araştırmanın ilk bulguları kamuoyuyla paylaşıldı. Raporda, medya mensuplarının saldırıdan önce bir saatten fazla aynı yerde durduğu, bölgedeki varlıklarının bilindiği, üzerlerinde “Pres” yazan yelek ve miğferlerin bulunduğu, bu konuda herhangi bir bilgi verilmediği vurgulandı. İsrail ordusunun gazetecileri Hizbullah militanlarıyla karıştırıp yanlışlıkla hedef alması mümkün görünüyor. Saldırı sırasında bölgede İsrail ordusu ile Hizbullah arasında herhangi bir çatışmanın yaşanmadığına da dikkat çekildi.
Aynı kümeye saniyeler içinde iki baskın yapılmasının buranın dikkatli bir hesapla hedef alındığını gösterdiği kaydedildi. Raporda, ilk saldırıda Reuters kameramanı Abdallah’ın öldüğü, AFP muhabiri Christina Assi’nin ağır yaralandığı, ikinci ve daha şiddetli saldırıda ise kümenin hemen yanında bulunan El Cezire televizyon kanalına ait aracın vurulduğu belirtildi. havaya uçtu ve dört gazeteci yaralandı. Beyaz aracın üzerinde büyük harflerle “Basın” yazıldığı, aracın etrafındaki grubun gazetecilerden oluştuğunun anlaşıldığı belirtildi.
Balistik uzmanlarının yaptığı analize göre saldırıların İsrail’den, gazetecilerin bulunduğu bölgenin doğusundan geldiği belirlendi. Raporda, “Gazetecilerin militan oldukları düşünülerek yanlışlıkla hedef alınmış olmaları mümkün görünmüyor. Özellikle gazeteciler kaçmadıkları için bir saatten fazla bir süre tepede duruyorlardı ve kurşun geçirmez yelek giyiyorlardı. ve üzerinde ‘Basın’ yazan kasklar vardı. Ayrıca araçlarının tavanında da açıkça ‘Basın’ yazısı vardı.” ” ifadelerine yer verildi.
‘İSRAİL HELİKOPTERİ’ DETAYI
Raporda ifadesine yer verilen ve saldırıdan yaralı olarak kurtulan Al Jazeera muhabiri, olaydan yaklaşık bir saat önce İsrail helikopterinin bölgede tur atarak gazetecilerin yerini tespit ettiğini, hatta helikopteri filme aldıklarını kaydetti. Olay yerine 100 metre uzakta çalışan diğer gazeteci grubu arasında yer alan Lübnanlı LBCI televizyon çalışanı Edmond Sassine de, saldırı öncesinde İsrail ordusuna ait Apache tipi helikopterin üzerlerinde uçtuğunu kaydetti.
13 Ekim’deki saldırıdan dört gün önce, 9 Ekim’de Güney Lübnan’ın Dahayra köyünde El Cezire televizyonunda çalışan gazeteciler de benzer bir saldırının hedefi olmuştu. RSF’ye konuşan görgü tanığı gazeteciler, üzerinde ‘Basın’ yazan araçlarının yakınına bir bomba düştüğünü, saldırı öncesinde İsrail helikopterinin üzerlerinden uçtuğunu söyledi.
RSF, olayla ilgili soruşturmaların ilk bulgularını paylaştığını belirterek, soruşturmanın sürdüğünü kaydetti.
İSRAİL: SORUŞTURMA HALA DEVAM EDİYOR
Olayın hemen ardından Lübnan Başbakanı Necip Mikati, gazetecilere yönelik saldırıdan İsrail’i sorumlu tutarken, İsrail de olayın soruşturulduğunu bildirdi. Pazartesi günü Alman haber ajansı dpa’nın soruşturmaların mevcut durumu hakkındaki sorusuna İsrail ordusu, soruşturmanın hâlâ devam ettiğini söyledi.
RSF’nin 24 Ekim’de yayınladığı bilgiye göre, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırmasının ardından İsrail’in Gazze ve Güney Lübnan’a düzenlediği hava saldırılarında 11 gazeteci hayatını kaybetti. Diğer 10 ölüm vakasında ise medya mensuplarının görev sırasında mı yoksa meslekleri nedeniyle mi öldürüldüğünün araştırıldığı belirtildi.
RSF Yönetim Kurulu Sözcüsü Katja Gloger, “Acil olarak tüm çatışma bölgesinden bağımsız haberciliğe ihtiyacımız var. Bölgede gazetecilik yapmak her geçen gün daha tehlikeli hale geliyor. Ancak Gazze’nin bir medya kara deliğine dönüşmesine izin verilemez. Güvenlik Savaş ortamında medya mensuplarının katılımı sağlanmalıdır.” “İsrail’deki gazeteciler de giderek daha fazla düşmanca muameleye maruz kalıyor” dedi. (DW Türkçe)